Zorunluluk Mu Sorumluluk Mu ?
Eğer bilinçli bir çevreye, aileye, arkadaşlara sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, birçoğunuz kıyısından köşesinden mutlaka kitap okuyan insanlara sahipsiniz demektir. Tabi bu sadece kitap okuyan bireylerin bilinç düzeyleri yüksek demek değildir. Örneğin bazı insanlar kitap okuyarak kazanacakları bilinci ve anlayışı reddeder. Onun yerine yaparak ve yaşayarak ulaşmaya çalışır bu bilince. Kendilerine seçtikleri bu yolda saygı göstererek bizi asıl ilgilendiren kesim olan kitap okuyarak belli bir anlayışa erişmiş insanlara dönelim.
Hepimiz bir eylemi gerçekleştirirken bir nedenden, bir sebepten, bir mecburiyetten ötürü gerçekleştiririz. Her eylemde olduğu gibi bizi kitap okumaya da yönlendiren bazı itici güçler vardır. Birisine neden kitap okuduğunu sorduğunuzda alacağınız yanıt onu kitap okumaya yönlendiren itici gücü ortaya çıkarır. Bu yanıtlardan bazıları "zevk aldığım bir aktivite, vakit geçirmek için en ideal yol, bana iyi geldiği için, kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor, hayal dünyamı düşüncelerimi şekillendiriyor, beni daha iyi bir insan yapıyor," vb olacağı gibi "herkes okuduğu için, sorumlu olduğum için, not kaygısı nedeniyle, kazanmak için, öne çıkmak için, hava atabilmek için, vb. " gibi de olabilir. Bu durumun daha çeşitli birçok altta yatan sebepleri ya da zorunlulukları vardır elbette. Ama biz yine bu durumların en çok karşılaşılanları üzerinden konuşmaya devam edelim. Örneğin kitap okuyarak kendini geliştirdiğini düşünen bir bireyle sosyal bir statü kattığı için kitap okuyan bir bireyi ele alalım. Kendini geliştirmek isteyerek kitap okuma serüvenine giren bir birey zaten birçok şeyin farkına varmış demektir. Kitapların ona ne kattığının, hayatını nasıl etkilediğinin, düşünce yapısını nasıl değiştirdiğinin, olaylara farklı bir pencereden bakabilme yetisinin, bütün bunların ve bunlar gibi daha birçok etkinin farkına varmıştır. Artık bu kitap okuyan bireyimiz kitap okuma işini bir meslek haline getirmiştir desek bile yeridir. Bir de bir diğer bireyimiz olan sosyal bir statü için kitap okuyan bireyimizi değerlendirelim. Sosyal bir statü için kendini toplumda bir konuma getirebilmek için okuyan, sırf okuduğu için diğer insanlardan bir farklılığa sahip olma duygusu için okuyan birey kitap okumayı kendi kedine vurduğu görünmez bir zincir gibi zorunluluk olarak benimser. Kitap okumak bu bireyimiz için toplumda yeri edinmenin bir basamağı gibidir. Onun için ne okuduğu, nasıl okuduğu, ne hakkında okuduğundan daha önemli bir soru varsa okuyup okumadığı ve ne kadar okuduğu sorusudur. Niteliğine bakılmaksızın okuduğu sürece her kitabı kendisine toplumda bir yer edinme basamağı olarak görür bireyimiz. Ama atlamamız gereken de bir durum söz konusu. Hiç okumayan bir insanla karşılaştırdığımızla mecburiyetten bile olsa okuyan bir birey bir adım öndedir. İsterse dünyanın en kötü kitabını okusun bu birey o kitaptan bile farkında olmadan kötü bir kitabın nasıl olduğu bilgisini edinir aslında.
Sadede gelecek olursak eğer kitap okuyan insan ile okumayan insanın çok ciddi bir şekilde kendini belli ettiği bu çağda, kitap okuyan bireylerin ister zorunluluk ister sorumluluk yüzünden olsun kitap okuması hiç okumamasından kat ve kat iyidir. Her ne kadar kitap okuma eylemini zorunluluk olarak görmek istemesek de bunun bir sorumluluğa adım basamağı olarak görülebileceğini de düşünebiliriz. Sonuçta bugün kendini geliştirmek için okuyan bireyler de bir zamanlar ilk kitaplarını büyüklerinin ya da öğretmenlerinin onlara kitap okumanın iyi bir şey olduğunu söylemesi ile okumaya başladılar. Kimse anne karnından kitap okuma alışkanlığı ile doğmaz. O yüzden ne olursa olsun okumayan ezici çoğunluğun yönettiği bu toplumda okuyan bireyler olun ve fark yaratın, yarattırın. Unutmayın ki koskoca ormanın yanıp kül olması bir küçük kıvılcıma bakar.
-
Bilgiçlik olduğunu düşünmedim asla. Teşekkür ederim uyarınız ve bilgilendirmeniz için. Bundan sonra daha dikkatli olacağım bu konuda.
-
Başlıklardaki sözcüklerin ilk harfleri büyük yazılabilir fakat soru eklerinin ve bağlaçların ilk harfleri bu kurala uymaz; küçük harfle yazılmaları gerekir. Bu bilgiçlikten dolayı özür dilerim fakat dilbilgisi yanlışlarını görünce tepki göstermezsem onları kabullenmiş olurum ya da görmezden gelmiş olurum.