DİN, SÖMÜRGE ve ETNİSİTE SAVAŞLARI KISKACINDA ETİYOPYA
Doğu Afrika ülkelerinden Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti; 1,12 milyon km2 yüzölçümü, 110 milyon nüfusu, Afrika Boynuzu’nda yer alması, bölgesel aktörlerle yakın işbirliği içerisinde bulunması gibi özellikleriyle dikkat çekimektedir. Kızıldeniz’e, Hint Okyanusu’na, Ortadoğu’ya, küresel deniz ticaret yollarına ve bölgedeki petrol sahalarına olan yakınlığı ülkenin jeostratejik önemini artırmıştır. 1993'te yapılan halk oylaması neticesinde Eritre’nin bağımsızlığını ilan etmesi, Etiyopya'nın Kızıldeniz’le olan bağlantısının kesilmesine ve ülkenin bir kara devletine dönüşmesine neden olmuş.(1) Avrupalı sömürge güçlerine karşı bağımsızlık mücadelesi vererek egemenliğini koruyabilen iki Afrika ülkesinden biri olan Etiyopya, 1945 yılında Birleşmiş Milletlerin ilk bağımsız Afrika üyesi olmuştur.
Eski adı Habeşistan olan Etiyopya’nın İslam tarihi açısından da önemi ayrıdır. İslam dininin yayıldığı ilk dönemlerde (M.615) Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) “Şayet isterseniz Habeşistan’a sığının. Zira orada ülkesinde hiç kimseye zulmedilmeyen bir hükümdar vardır. Allah, kolaylık verene kadar sizler orada kalın.”(2) tavsiyesiyle Mekkelilerin baskısı altında ezilen müslümanların sığındığı ülkedir. Kendisi hristiyan olan dönemin kralı Necaşi Ashame, anavatanından göç etmek durumunda kalan müslümanlara çok iyi davranmış, diledikleri kadar kendi ülkesinde kalabileceklerini belirtmiştir.
Etiyopya’da Din Savaşları
Nüfusunun büyük bir kısmını müslüman ve hristiyan teba oluşturan Etiyopya, 16. yy’dan itibaren başta Portekiz olmak üzere batı destekli hristiyan gruplar ile Ahmad Gran gibi bölgenin kanaat önderleri liderliğinde müslüman gruplar arasında çatışmalara sahne olmuştur. Zaman zaman Etiyopya Hristiyan Krallığında müslümanların çok zulüm gördüğü ve dinlerinin değiştirilmeye zorlandığı bilgisi kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Yanlız müslüman-hristiyan çatışması değil, Etiyopya Kralı Galawdewos’un Portekizlilere tanıdığı ayrıcalıklar -misyonerlik faaliyetleri- neticesinde katolik ve ortodoks hristiyan halk arasında da mezhep çatışmalarına yol açmıştır.
1566’da yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebiyle zor günler geçiren Etiyopya halkına müslüman ve hristiyan ayrımı gözetmeksizin Devlet-i Aliyye’nin emriyle Mısır ve Yemen yöneticilerinden 300.000 akçe yardım gönderilmiştir. Başbakanlık Osmanlı Arşivinde yer alan 1568 tarihli yine başka bir resmi belgede Osmanlı Sultanı II. Selim’in emriyle Habeş Valisi İskenderoğlu Ahmet Paşa’ya bölge halkının huzur ve refahı için çalışmasını emrettiği yazılıdır.(4)
Etiyopya, asıl kargaşa ve iç karışıklığı 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşamıştır. Zira 350-400 yıl Osmanlı himayesinde olan Habeş Eyaletine bağlı Etiyopya’nın büyük bir bölümü gibi birçok Afrika ülkesi sömürgecilere karşı korunmuş, Hindistan ve Endonezya’ya kadar olan bölgede din ve ırk ayrımı gözetmeksizin ihtiyaç duyan herkese yardım eli uzatılarak Portekiz, İspanya, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya ve İtalya gibi sömürge güçlerinin bu ülkelerde yaşayan halklara zarar vermelerinin olabildiğince önüne geçilmeye çalışılmıştır. Osmanlı Devleti zayıf düşünce bu topraklar sahipsiz kalmış, hammaddeye her zamankinden daha çok ihtiyaç duyan sanayileşmiş, ırkçı ve sömürgeci kapitalist batı ülkeleri için fırsat doğmuştur.
Etiyopya’da Sömürge Savaşları
Coğrafi keşiflerle yeni topraklar keşfeden batı ülkeleri, ticaret alanını okyanus ötesine taşımış, doğudan –önce Endülüs müslümanlarından daha sonra Osmanlı’dan- aldığı ilim ve fenle Rönesans ve Reform Hareketlerini başlatarak Ortaçağ karanlığından çıkmış, Sanayi Devrimiyle beraber hammadde ihtiyacını karşılamak için doğunun zenginliklerini elde etme yarışına girmiştir. Bunu yaparken de işgal ettikleri bölgelerde halkı köleleştirmiş, acımasızca kan dökmüş, soykırım yapmış ve destekledikleri yerli işbirlikçileriyle halka zulmetmişlerdir. Yer altı ve üstü kaynakları bakımından zengin ve bakir bu bölgelerin başında elbette Osmanlı Devletine bağlı eyaletler gelmiştir. Etiyopya da bu durumdan nasibini alan ülkeler arasında yerini almıştır.
19. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’nin desteğiyle tahta çıkan Etiyopya Kralı II. Theodore döneminde (1855-1868) Welo’da yerli müslümanlar katliama uğramış, ülkenin en önemli İslam merkezi olan Harar işgal edilmiştir. İtalya, 1889 yılında ise Etiyopya’dan koparılan şimdiki Eritre’ye bağlı liman kentleri Assab, Massava ve Asmara’yı ele geçirmiştir.(5) Dönemin hükümdarı II. Menelik, bu durum karşısında İngiltere ve Fransa gibi Avrupa ülkelerine kimi ayrıcalıklar tanıyarak İtalyan hegemonyasına karşı onlardan destek almaya çalışmıştır.
Diğer tarafta II. Menelik, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’le karşılıklı hediyeleşmelerle ilişkilerini iyi tutmaya çalışmıştır. II. Menelik'in payitahta gönderdiği heyetteki elçi, bir gazeteye verdiği mülakatta ziyaret sebebini, Habeşistan İmparatorunun eskiden beri II. Abdülhamid'e karşı olan samimi muhabbet ve dostluğunun tekit ve yenilenmesiyle padişahın teveccühünün devam ve artırılması amacına yönelik olduğunu açıkladı. Ayrıca iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi sayesinde Avrupalıların bölgedeki işgal ve sömürgecilik faaliyetlerine de engel olunabileceği konusunda mutabık kalındığını ifade etti.(6) Zira Sultan Abdülhamid sömürgecilerin Afrika ülkeleri üzerinde iddia etmekte olduğu hakları en baştan beri reddettiğinden bu durum II. Menelik’in de işine geliyordu. Neticede Etiyopya, Türk askerinin de desteğiyle Adwa Savaşında İtalyanlara karşı galip gelmiştir.
1929 Dünya Ekonomik Krizi’nden sonraki on yıl boyunca yaşanan uluslararası siyasi krizler, II. Dünya Savaşı’nın kilometre taşları olmuştur. İtalya’nın 1935-36 yıllarında Milletler Cemiyeti üyesi Etiyopya’yı işgal etmesi, bu krizler zincirinin en önemli halkalarından biridir. Uluslararası siyasi ortamın müsait olduğuna karar veren Mussolini, Etiyopya’yı işgal etmek için harekete geçmiştir. Fransa’nın ilgisizliği, İngiltere’nin göz yumması işgali kolaylaştırmış, 1936 Mayıs’ında İtalya Etiyopya’yı ilhak etmiştir.(7) İtalya, işgal sırasında sivil ve savunmasız Habeşlere (Etiyopya halkına) karşı hardal gazı da kullanmıştır.(8) Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan insanlık suçlarını engelleyemeyen Birleşmiş Milletlerin varlığının anlamı nasıl sorgulanıyorsa o dönemde de sözüm ona savaşların önlenmesi için kurulan Milletler Cemiyeti de sorgulanır hale gelmişti. Zira o dönemde Etiyopya, cemiyete üye devletlerden bir tanesiydi.
Haile Selassie Dönemi ve Soğuk Savaş
Ülkenin en etkili isimlerinden biri olan Haile Selassie -asıl adı Ras Tafari-, 1923’te ülkesinin Milletler Cemiyetine girişinde büyük rol oynamış ve yurtdışına çıkan ilk Etiyopya hükümdarı olarak ülke yönetimini devraldığı 1930’dan -sürgün dönemi hariç- tahttan indirildiği 1974 yılına kadar ülkesinin güçlenmesi, birlik ve beraberliğinin sağlanması, sömürge güçlerine karşı izlediği denge politikalarıyla önemli başarılar elde etmiş biri olarak öne çıkmıştır. İngilizlerden aldığı destekle 1941’de İtalya’nın işgaline son vermiş olması, halkın kendisine olan güvenini daha da artırmıştır. Haile Selassie, 1963'te Afrika Birliği Örgütü'nün kurulmasında çok önemli bir rol oynamıştır.(9)
Soğuk Savaş Dönemi’nde gerek ABD gerekse Rusya, güçsüz ve korunmaya muhtaç (!) ülkelere olduğu gibi Afrika ülkelerine yönelik müdahaleci bir politika gütmüştür. Bu rekabetçi güçler, 1970’li yıllarda kendilerini Afrika’da göstermiştir. Haile Selassie döneminde, İngilizlerin ve ABD’nin Etiyopya dış politikası üzerindeki etkileri gözlemlenebilir. Haile Selassie’nin iktidardan düşmesinden ardından iktidara gelen Derg rejimi, Soğuk Savaş içinde ülkenin tüm sorularını dış güçlere bağlamış ve ABD’yle olan ilişkilerini güçlendirmek yerine SSCB’yle ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır.(10) 1974 yılına kadar krallık olan Etiyopya İmparatorluğunun bu tarihte gerçekleşen bir darbe sonrasında rejimi değişmiştir. 1990’lara kadar Marksist bir rejimle yönetilen ülke, Sovyetlerin çöküşünden sonra demokratik düzene geçmiştir.(11)
Eityopya’da Etnisite Savaşları
İtalyan Oryantalist Carlo Conti Rossini, nüfusundaki çeşitlilik nedeniyle Etiyopya’ya “Kavimler Müzesi” adını takmıştı. Zira Etiyopya, en kapsamlı ve en ünlülerini Oromo, Amhara, Tigray ve Somali etnik yapılarının kullandığı bir dizi Semitik ve Kuşitik dili konuşan yaklaşık 100 farklı etnik ve kültürel grubu içerisinde barındırıyor.(12) Afrika ülkelerinin dış ilişkileri çoğunlukla büyük güçler ve sömürgeci devletler tarafından şekillendirildiği düşünülürse bu çeşitlilik merkezi yönetim tarafından iyi idare edilemediği takdirde ülkeyi dışarıdan müdahalelere açık hale getirecek ve ülkenin sürekli iç karışıklıklarla mücadele etmesini gerektirecekti. Örneğin Eritre – Etiyopya arasındaki krizin çözümünde yer alan Amerika Birleşik Devletleri, söz konusu ülkelerin iç siyasetine karışma fırsatı bulmuş; ayrıca iç ve dış politikalarını da yönlendirmiştir. Bununla birlikte 1998 yılında Badme Savaşı’nın bir daha tekrarlanmaması adına bölgede askeri varlık göstermiştir.(13)
Komünist Derg rejiminden sonra ülke yönetimini eline alan tek parti koalisyonu Oromo Halklarının Demokratik Teşkilatı (OPDO), Amhara Milli Demokratik Hareketi (ANDM), Güney Etiyopya Halkları Demokratik Hareketi (SEPDM) ve Tigray Halkı Kurtuluş Cephesi (TPLF), Etiyopya Halkları Devrimci Demokrasi Cephesi (EPRDF) çatısı altında birleşti. Bu dönemde federal anayasa kabul edildi. EPRDF iktidarında belirleyici güç TPLF olduğundan iktidarı daha çok onlar temsil ediyordu. ABD destekli Tigray kökenli Etiyopya Başbakanı Meles Zenawi’nin 2012 yılında ölümü sonrası yerine geçen Hailemariam Desalegn, TPLF’nin kuklası olmakla suçlanmış, 2018 başında görevinden istifa etmiştir.
Desaleng’den sonra EPRDF’nin başına annesi Hristiyan, babası Müslüman, kendisi hem asker hem de Oromo kökenli protestan olan Abiy Ahmed Ali geçmiştir. Başlattığı reformlarla ülkede bahar yelleri estiren Ahmed, liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisine geçişi tamamlayarak güçlü eyaletler yerine merkezi yönetimi güçlendirmiş, EPRDF’yi lağvedip Ulusal Refah Partisi’ni kurmuştur.(14) Eritre ile Etiyopya arasında barışı sağladığı için Nobel Barış Ödülü’yle taçlandırılan Abiy Ahmed, etnik kökene dayalı bir koalisyon yerine yeni bir ulusal parti kurduğu ve COVID-19 Salgını nedeniyle daha önce 2020 Ağustos’unda yapılması planlanan genel seçimleri ertelediği için TLPF tarafında hedef tahtasına konmuştur. 2020 Kasım’ından beri Etiyopya ordusu, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’yle (TPLF) ülkenin kuzeyinde yer alan Tigray bölgesinde savaşmaya devam etmektedir.
Türkiye-Etiyopya İlişkileri
Çok boyutlu Türk dış politikası neticesinde Türkiye, Soğuk Savaş sonrası Afrika’yı yeni bir ilgi ve etkinlik alanı haline getirmiş, Afrika ülkeleri ve Afrika Birliği’yle ilişkilerini geliştirmek için etkin bir politika izlemiştir.(15) Türkiye, bu hedef doğrultusunda Afrika ülkeleriyle kalkınma işbirliği ilişkisi başlatmıştır. Bu çerçevede 2002 yılında Afrika Birliği’ne gözlemci statüsünde kabul edilmiş, 2005 yılında Türkiye’de Afrika Yılı ilan edilmiş ve aynı yıl TİKA, Afrika’daki ilk ofisini Etiyopya’da açmıştır. 2008 Ağustos’unda Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’ne ev sahipliği yapılmış ve aynı yıl Afrika Birliği, Türkiye’yi stratejik ortak ilan etmiştir. Kardeş ve dost ülke Etiyopya'da Çin'den sonra ikinci en büyük yatırımcı ülke konumundaki Türkiye, 200 Türk şirketiyle yaklaşık 30 bin Etiyopya vatandaşına iş imkanı sağlıyor.
Kaynakça
(1) tr.wikipedia.org/wiki/Etiyopya
(2) Apak, Adem, Habeşistan Hicreti Üzerine Mülahazalar, Siyer Araştırmaları Dergisi, 2017, Sayı:2, s.27-44
(3) Soysal, Mehmet Enes, Tarih Biliminin Sosyal Bilimlerle İlişkisi ve Önemi Üzerine Genel Bir Bakış, Atatürk Dergisi 1, 2016, s.343-404
(4) afam.org.tr/gecmisten-gunumuze-turkiye-etiyopya-iliskileri/
(5) islamansiklopedisi.org.tr/etiyopya
(6) Yurdakul, İbrahim, “II. Abdülhamid ve Habeşistan İmparatoru Hediyeleri”, Hediye Kitabı, 2007, s.88
(7) Kayış, Yasin, Türk Karikatüründe İtalya’nın Habeşistan’ı İşgali (1935-36), Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Dergisi, 2020, Cilt:3, Sayı:1, s.1-23
(8) Polat, Doğan Şafak, Kuruluşundan Çöküşüne Milletler Cemiyeti Sistemi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2020, Cilt:19, Sayı:76
(9) www.britannica.com/biography/Haile-Selassie-I
(10) Absino, Tahir, Etiyopya Dış Politikası ve Afrika Boynuzu’na Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, 2019, s.2
(11) insamer.com/tr/etiyopya_783.htm
(12) turkish.aawsat.com/home/article/2626481/etiyopya’nın-tigray-sorunu-bölgesel-çatışmaya-dönüşebilir%C2%A0
(13) Nassir, İbrahim, Etiyopya ve Eritre Arasındaki Sınır Krizi, Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 2018, Cilt:2, Sayı:1, s.121-144
(14) www.aa.com.tr/tr/analiz/etiyopya-da-kimsenin-kazanamayacagi-bu-savas-neden-cikti/2047637
(15) Oba, A. Engin, Türkiye’nin Afrika Politikası ve Türk Dünyası, TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi), s.1
-
Etiyopya ( Ethiopia ) bir çok Türkçe kaynakta Habeşistan olarak adlandırılmaktadır. Bunun nedeni ise Ethiopia halkına Türkiye'de Habeş, Etiyopya'da Habeşa denilmesinden gelir. Bazı bulmacalarda da cevap olarak Etiyopya'nın eski adı Habeşistan ismiyle kullanılmaktadır. Fakat bu isim hiçbir zaman Etiyopya'da kullanılmamıştır. Ethiopia tarihinde böyle bir isim yoktur. Etiyopya'nın eski ismi Abyssinia'dır. 7 yıl kadar orada yaşadım ve eşim Habeşa'dır.