Umut Gelecekte
Havacılık zorlu bir 2020 yılı geçirdi ve 2021 hala belirsizliğini koruyor. Havacılık analizi ve veri şirketlerinin raporlarına göre, havayolu şirketleri 2019'da %49 daha az uçuş gerçekleştirdi ve yolcu trafiği bu yıl %67 azaldı. 2020'de yalnızca 16,8 milyon uçuş gerçekleşti ve bu 1999'dan bu yana en düşük rakam oldu. Raporlar küresel salgının, yıllarca süren güçlü hava taşımacılığının büyümesini ani bir durma noktasına getirdiğini gözler önüne seriyor.
Dünya havacılık sektörü Covid-19 salgınının bir sonucu olarak sınırların kapatılmasından ve kısıtlamalardan derinden etkilendi. İşletmeler, ofislerini ve çalışanlarını daha önce hiç görülmemiş bir ölçüde dijital olarak entegre etmek zorunda kaldılar. İş seyahatlerinin havacılık sektöründe önemli bir yer tuttuğunu düşünecek olursak, bu tür seyahatlerin ağır darbe aldığını ve iyileşmesinin de yıllar alabileceğini söylemek yanlış olmaz. Video konferans ile yapılan görüşmeler kısa sürede verimli ve ucuz hale geldi. Toplantılar, iş görüşmeleri artık video konferans üzerinden yapılıyor. Salgından dolayı ortaya çıkan dijital devrim, havacılık sektörü üzerinde uzun süre etkisini devam ettireceğe benziyor.
Şimdi anahtar soru şu; havacılık sektörü belirsizlikten ne zaman kurtulacak ?
Britanya'da yeni bir Covid-19 türünün ortaya çıkmasına dünyanın verdiği hızlı tepki, havacılık sektörünün 2021'de karşı karşıya olduğu belirsizliği bir kez daha vurguladı.
Mutasyona uğramış yeni Covid türünün ortaya çıkmasının ardından devam eden ciddi kısıtlamalar, bir toparlanma başlangıcına yaklaşılsa bile havacılık sektörünü daha da geriye taşıyabilir. Covid-19 vakalarındaki artış devam ederse, uluslararası hava yolculuğunda daha fazla kısıtlama olabilir ve bu da sektörün toparlanma şansını azaltacaktır.
Yeni türün varlığının doğrulanması ve aşıların salgını kontrol altında tutup tutmayacağının belirsizliği, yolcu sayısının giderek azaldığı bir yılın sonunda daha fazla belirsizlik getirdi. Bir iyileşmenin ne kadar süreceği konusunda hala tartışmalar var. Gerçek şu ki aşılar, aşıların etkinliği ve insanların onları alma hızı büyük ölçüde etkili olacaktır. Bu gerçekten hepimiz için zorlu bir deneyim oluyor.
Peki yakın gelecekte havacılık sektörü için ne bekleyebiliriz?
2020 yılı havayolu sektörünün unutmak isteyeceği bir sene oldu. Kriz durumlarında geleceği tahmin etmek önce geçmişi anlamayı gerektirir.
Belirsiz bir geleceğe uçmak havayolu şirketlerini zor durumda bırakıyor. Yine de karşılaştıkları zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardılar. Yakın gelecekte pek çok ders alınmış olması, havacılık sektörünün kendini toparlaması ve yeniden inşa etmeye başlaması gerekiyor. Olağanüstü durumlar, olağanüstü çözümlerin ortaya çıkmasına sebep olur.
COVID-19'un getirdiği değişikliklerin izi uzun vadede de kalıcı olacaktır. Gelecekteki uçuşlarımızın salgının seyrine göre çok farklı olabileceğini düşünüyorum. COVID-19 salgınından önce, havalimanları uçağa binme süresini hızlandırmak için zaten temassız teknolojiye yatırım yapıyordu. Şimdi, bu yatırımlara daha çok önem ve öncelik verilecektir.
Uçak ile seyahat etmeden önce pasaportunuzu veya biletinizi teslim etmek yerine biyometrik bir cihazla yüzünüzü taratabilirsiniz. Evet, yanlış duymadınız. Yüz tanıma sistemleriyle uçak seyahatleri çok uzak değil. Delta, Air France ve JetBlue gibi havayolları pandemiden önce biyometrik biniş işlemlerini başlatma çalışmaları yapıyorlardı. Bu teknolojiler seyahati daha güvenli hale getirmeyi vaat ederken, veri ihlallerine karşı korunmazlarsa bilgi güvenliğini tehdit edebilirler.
Havacılık sektörünün yaşadığımız zor günleri atlatacağından, daha genç ve daha az karbon salınımı yapan uçaklarla önümüzdeki yıllarda yavaş yavaş toparlanma yolunda ilerleyeceğinden eminim.
2021 yılı öyle bir yıl olsun ki, 2020 yılının tüm olumsuzluklarını bize unutturabilsin.