COVID-19 Artık Hayatımızda - I

Covid-19 hayatımızda!

Ve hemen de gitmeyecek.

Tamam, bir karabasan gibi geldi girdi aramıza ama sonunda çıkacak bir gün. O günü yakınlaştırmak için yapacaklarımız var.

Mesela sakin kalarak, endişeye, paniğe kapılmadan korunmak için yapabileceklerimizi düşünebiliriz.

İşe “duyduğumuz her habere, hele de felaket senaryolarına” kuşkuyla yaklaşarak başlayabiliriz. Resmi vaka ve ölüm sayıları temel alınarak dışarıda tanı almamış vakalar belli epidemiyolojik veriler çerçevesinde “tahmin” ediliyor.

Bu tahminler elbette bilimsel ama sizi korkutup, kabuslar görmenizi sağlamak amacı taşımıyor. Sadece var olan kaynakların doğru kullanılabilmesi, gerekirse test sayılarının arttırılması ve daha çok hastaya ulaşılabilmesi için sağlık sistemine yol gösteriyor. Ciddiye alın ama endişelenmeyin!

Acil olmayan ve ertelenebilir gerekçelerle sağlık kurumlarına başvurmamayı düşünün ama. Hem bu sayede sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan, itip kakan, öldüren bir ülke olmaktan onlara değer veren, onları el üstünde tutan bir ülke olmaya doğru yönelmeyi deneyebiliriz.

Su ve sabun

 Bu virüsle ilgili en önemli sorunlardan biri virüsün yayılma hızı. Çok hızlı ve çok sayıda insana bulaşıyor Aslında hastalanan insanların yüzde 80’i hiçbir sorun yaşamadan iyileşiyor. Hatta çoğu zaman basit bir soğuk algınlığı sanılıp, fark edilmeden geçmiş oluyor. Fakat hastalığı hafif geçirenler ve hatta hiçbir belirtisi olmayanlar da hastalığı bulaştırabiliyor. Bu da diğer önemli sorun.  

 Ama merak etmeyin; çok basit ama etkili silahlarımız var elimizde! Su ve sabun mesela. Zira su, sabun ve ikisinden istifade edip ellerimizi ovuşturarak tüm kiri, yağı ve hastalık etkeni mikropları uzaklaştırabiliyoruz. COVID-19’un çeperinde yağdan zengin bir zarf var. Sabun, bu yağlı zarı (membranı) yıkarak virüsü etkisiz hale getiriyor. Yapmamız gereken sadece 20 sn. boyunca ellerimizi, her noktası su ve sabuna değecek şekilde yıkamak. 

Bu kadar pratik, basit ve etkili. Hepimiz bunu yapabiliriz sanıyorum. Mucizevi bir halk sağlığı müdahalesi! Tabii sonrasında ellerimizi gözümüze, burnumuza ya da ağzımıza götürmemek de önemli (illa yüzünüze dokunacaksanız kulağınızla idare edin). Peki, su ve sabun yoksa? O zaman  alkol-bazlı (alkol en az 70 derece) el dezenfektanları veya kolonya ne güne duruyor? Üstelik güzel koku da garanti. Daha ne olsun!

Temizlik

Peki başka? Çevre temizliği. Gene aynı mantıkla yaşadığımız çevreyi de temizlememiz mümkün. Su ve sıradan deterjanlar yeterli. Kendinizi daha iyi hissedecekseniz, bir ölçek çamaşır suyunu dokuz ölçek su ile seyrelterek yüzey temizliği için kullanabilirsiniz. Virüs havada üç saat, bakır ve mukavva gibi yüzeylerde dört saat, paslanmaz çelik ve plastik yüzeylerde üç güne kadar aktif kalabiliyor.

O yüzden evdeki kapalı alanları sık sık havalandırmak, ortak eşya paylaşmamak (özellikle havlu gibi nemli kalacak eşyaları) ve ayakkabıları eve girmeden çıkarıp, kapalı bir yerde muhafaza etmek önemli. Çamaşır yıkanacaksa, suyun sıcaklığının en az 60 derecede olmasında fayda var.

Maske

Başka, başka ne var? Sıradaki? Kişisel koruyucu olarak bir de maske. Ancak herhangi açık bir hastalığınız var veya riskli gruptaysanız o da. Konuşurken, öksürürken, hapşırırken ortaya saçılacak içi virüs dolu damlacıklardan çevrenizdekileri korumak için takıyorsunuz maskeyi.

Bir de örneğin, 65 yaş üzerinde ve kronik kalp hastalığınız var ve bir genel hastaneye gitmeniz gerekiyorsa; bu durumda maske takabilirsiniz.

Basit, cerrahi maske yeterlidir. Sağlıklıysanız ve risk grubunda değilseniz, maske takmamalısınız. Maske (hele de özel maskeler; unutun!) ve benzeri kişisel koruyucu ekipman, öncelikle ve özellikle sağlık çalışanları içindir. 

Son ve çok önemli nokta ise olabildiğince evde kalırken, sosyal mesafeyi de korumak. Kimseye sarılmamak, el sıkmamak ve öpmemek. Birine bir metreden daha fazla yaklaşmamak. Aynı evi paylaştığımız biri var ve hasta ise ev içinde mekanları ayırmak; mümkünse aynı banyoyu kullanmamak. Aynı banyo kullanılacak ise tuvalet hijyenine özen göstermek.  

 Ve ikinci son bir şey daha: Kağıt paraya olabildiğince dokunmamak.

Tabii bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için iyi beslenmek, yeterince uyumak, düzenli egzersiz yapmak ve bol sıvı tüketmekten ayrıca söz etmiyorum. Hele de sigaradan! COVID-19’dan dolayı solunum sıkıntısı çeken ağır vakaların çoğunun tütün (ya da başka bir tütün ürünü) kullandığını söylememe de gerek yok. Hala sigara (ya da başka bir tütün ürünü) kullanıyorsanız, bırakmanız için bundan daha iyi bir neden ve daha uygun bir zaman düşünebilir mi? Elbette hayır!

Bireysel olarak yapabileceklerimiz aşağı yukarı bunlarla sınırlı. Öğrendiklerimiz ise sınırsız olacak gibi gözüküyor. Mesela bu virüs sınıf ayrımı yapmıyor ve herkesi enfekte edebiliyor. 50 yaşın altındakiler hastalığı genellikle hafif geçiriyor. En önemli risk grubu 60 yaş üstündeki bireyler, bağışıklığı baskılanmış kişiler ve yüksek tansiyon, şeker, ya da kalp hastalığı gibi kronik sağlık sorunları olanlar. Bir de erkekler kadınlara oranla hastalığı daha ağır geçiriyor ve onlarda kayıp daha fazla oluyor.  

Aşı en iyi ihtimalle en erken 2020’nin sonuna doğru yaygın kullanımda olacak. Belli ki bugün çıksa, aşı olmak için aşı karşıtlarıyla arka arkaya (birer metre arayla) sıraya gireceğiz. 

İzleme 343

Gönderiye yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir! Giriş Yap