İngilizce ya da Başka Bir Yabancı Dil Öğrenirken Yardımcı Olacak İpuçları
Ben, herkesin anadili dışında en az bir dil daha öğrenmesi gerektiğini savunuyorum. Daha çok iletişim, daha çok paylaşım demektir ve paylaşım arttıkça gelişme de hızlanır. Unutmayın ki farklı diller öğrenmek farklı insanları tanımanızı, farklı kültürleri deneyimlemenizi sağlar, beyninizin çalışma şeklini değiştirir, farklı bakış açıları kazandırır. Yalnızca bir nesneye bir dilde başka bir kelime karşılığı verilmişken bir başka dilde başka bir karşılığının olduğunu bilmek bile, dünyada tek bir doğru olmadığını size hatırlatır, ufkunuzu genişletir ve sorgulama becerilerinizi geliştirir. Ülkemizde maalesef herkesin sürekli yakındığı bir konu olmasına karşın, yeni bir dil öğrenmekten korkmayın, önyargılarınızı yenin, geçmiş başarısız deneyimleriniz var ise onları unutun ve temiz bir başlangıç yapın. Dil öğrenirken bundan keyif almaya çalışın ve eğlenceli bir hale getirin.
1. Öğrenme amacınızı belirleyin: İnsan beyni amaçsız olan ya da amacı belli olmayan eylemleri gerçeklştirirken, öğrenme becerileri açık olmaz ve eylem içselleşmediği için süreklilik kazanamaz. Bu sebeple neden dil öğrenmek istediğinizi öncelikle kendinize açıklayın. Gerekirse yazılı ya da zihinsel olarak bir liste oluşturun. O dili konuşmanın size sağlayacağı tüm fayda ve kazanımları maddeler halinde sıralayın. Yani, eğitim dilinde söyleyecek olursak, öğrenmeye bilişsel olarak hazırlanın.
2.Gerçekleştirilebilir ve aşamalı hedefler belirleyin: Bilişsel olarak hazır olmak öğrenmek için yeterli değildir. Öğrenmenin hızlı ve etkili olabilmesi için kendinizi motive edecek hedefler belirleyin. Bunun için amaç belirlerken hazırladığınız listedeki maddelerden yardım alabilirsiniz. Hedeflerinizi gerçekleştirilebilir tutun ve kendinizi tanıyarak belirleyin. Örneğin; haftanın 5 günü düzenli çalıştığınız bir işiniz varken, haftada 4 gün günde en az 1 saat çalışacağım demeyin. Ya da 6 ayda bu dili tamamen öğrenmiş olacağım gibi ütopik hedefler koymayın. Çünkü gerçekleştirilmeyen hedefler bilinçaltınızda kendinize verilmiş bir sözün tutulmaması anlamına gelir ve bu da üzerinizde gereksiz bir baskı oluşturmanın yanında hevesinizi kırar.
3. Kendinize güvenin ve hata yapmaktan korkmayın: Yeni bir dil öğrenirken aklınıza konuşmayı yeni öğrenen çocukları getirin. Onlar gibi cesur olun ve hata yapmaktan ya da aynı şeyleri defalarca tekrar etmekten korkmayın. Hata yapmak zihinsel aktivitenizi arttırdığı için yapılan hatalardaki bilgiler zihne daha kolay yerleşir. Örneğin; beyninizin daha önce doğru söylediğiniz ve öğrendiğiniz bir kelimenin telaffuzunu unutması, cümle içinde yanlış telaffuz edip bir arkadaşınızın ya da öğretmeninizin düzeltip doğrusunu söylediği bir kelimeyi unutmanızdan daha kolaydır. Çünkü zihninizdeki izi daha azdır. Yani, hatalar bilişsel bağlantıları artırarak öğrenmeye yardımcı olur. Sonrasında doğrularını öğrenmek için çaba harcadığınız sürece hata yapmak güzeldir bile diyebiliriz.
4. Öğrenme metodunuzu belirleyin: İlk önce kendinizi tanıyın ve geçmiş deneyimlerinize göre kendinizi inceleyin. Görsel mi, duyuşsal mı yoksa dokunsal mı daha kolay öğrendiğinize karar verin. Yani okuyarak mı, yazarak mı, dinleyerek mi, anlatarak mı daha kolay hatırlıyorsunuz ya da bunların birkaçını birlikte kullanarak mı en iyi sonuca ulaşıyorsunuz bunu belirleyin ve buna göre bir program hazırlayın. Her insanın bilişsel süreçleri ve deneyimlemesi farklıdır. Bu sebeple mükemmel dil öğrenme yöntemi diye, her koşulda ve herkes için uygulanabilir olan bir yöntem yoktur.
5. Sabırlı olun: Dil öğrenmenin ilk başlarındaki süreçler oldukça zordur. Özellikle yetişkin bir bireyseniz, uzun çabalar ardından bile hala kolay kolay iletişim kuramamak zorlayıcı olabilir. Ama unutmayın, bilgi kümülatiftir. Yani, siz hiçbir şey bilmiyor gibi hissetseniz bile öğrendikleriniz birikim oluşturmaya devam eder ve yeterli birikim olduğu anda rahatlıkla konuşup iletişim kurabildiğinizi fark edersiniz. Kendinize yüklenmeyin. Dediğim gibi çocuklar gibi olun önce hecelemekten ya da kelimelerin ilk hecesini söylemekten, yani dil öğrenme konusunda söyleyecek olursak; doğru kelimeyi ya da doğru zaman çekimini bulamamaktan korkmayın. Bir gün tüm bunları farkında bile olmadan istemsiz olarak beyniniz sizin yerinize yapacaktır, tıpkı anadilinizde olduğu gibi.
6. Pratik yapın ve tekrar edin: Bütün öğrenilen bilgilerde olduğu gibi dil öğreniminde de pratik yapmak ve tekrar etmek bilgilerin yerleşmesi ve kalıcı olması için en önemli aşamadır. Ama bunu ezbere yöntemlerle yapmayın, kişiselleştirin. yeni öğrendiğiniz kelimelerin geçtiği şarkıları bulun onları dinleyin, kısa hikayeler bulun okuyun. İlginizi çeken konularda araştırma yapın ve bunu o dilde anlamaya çalışın. Örneğin, uzay bilimine ilginiz varsa önce o konuda çocuklar için yapılan belgeselleri izleyin (mümkünse öğrendiğiniz dilde dinleyip, o dilde altyazılı olarak), ya da çocuklar için yazılmış makaleleri, kitapları okuyun. Çünkü çocuklar da anadilleri olsa bile sınırlı bir kelime haznesine sahiptir ve karmaşık cümle yapılarını anlayamazlar. Bu sebeple yeni bir dil öğrenirken o dilde çocuklara yönelik yayınlarla pratik yapmanız daha kolay olur.
7. Anadilinize hakim olun: Hep söylediğim gibi dil de matematik gibidir. Her dilin kendi içinde bir dinamiği ve matematiksel yapısı vardır. Tabii ki her zaman mantık kuralları geçerli değildir, ezberlenmesi gereken kurallar vardır. Ama sayısalcılar kızacak belki ama matematik de bir dil gibi simgeleri olan ve ezberlenmesi gereken kurallara dayalı bir sistemdir. Yani nasıl matematikte doğal sayıları bilmeden üslü sayıları anlayamazsanız, kendi dilinizi bilmeden de bir başka dili tam olarak öğrenemezsiniz. Bu sebeple kendi anadilinizi araştırın, farkında olarak konuşun. İnanın bu yaklaşım sayesinde başka bir dili de çok daha kolay çözümlersiniz. Anadlinizi nasıl hissederek konuşuyor ve doğru yapıları farkında olmadan, ilave çaba harcamadan buluyorsanız; yeni öğrendiğiniz dilin de dinamiğini hissettiğiniz anda, o dilde de aynı şekilde olacaktır.
8. Detaylara takılıp kalmayın: En doğru kelimeyi seçme, zaman çekimini bulma, telaffuz etme vb. konular odak noktanız olmasın. Odak noktasına iletişim kurmayı koyun ve bunu başardığınız müddetçe, küçük pürüzlere gereğinden fazla önem vermeyin. Tabii ki sürekli yeni bilgiler edinmeye ve öğrendiklerinizi tekrar etmeye devam edin ama odağınız amacınızda olsun. İletişim kurun ve mesajınızı iletmek istediğiniz kişiye ulaştırın. Dil öğrenmenin temel amacının iletişim kurmak olduğunu asla unutmayın. Geri kalan tüm pürüzler zamanla ve pratikle düzelecektir. Başarabilirsiniz! Unutmayın, inanmakla başlar her şey.
-
Açıklayıcı bilgiler için çok teşekkürler İrem Hanım