Türk Havacılık Kahramanlarından : Nuri DEMİRAĞ
Bir zamanlar İstanbul Beşiktaş’ta eğitim ve bombardıman hem de yolcu uçağı üreten bir fabrika vardı. Cumhuriyet tarihimizin ibretlik bir öyküsüdür aynı zamanda. İnanılmaz geliyor değil mi?
Vatanı için her türlü yeniliğe öncülük eden, risk alabilen, yapılması imkansız denilen projelere imzasını atmış iş adamı Nuri Demirağ, 1886 yılında Sivas’ın Divriği kasabasında dünyaya geldi. Rüştiyeyi bitirerek Ziraat Bankasında memur oldu ve sonraki yıllarda Maliye Vekâletinin sınavını kazanarak İstanbul’a yerleşti.
Demiryolları yapımına büyük katkıda bulunduğu için Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendisine Demirağ soyadı verilen Nuri bey, yaşamı boyunca yeniliklere öncülük eden başarılı bir iş adamıydı.
Nuri Demirağ, Türkiye’de uçak fabrikasının kuruluşu, ilk sigara kağıdı üretimi, ilk yerli paraşüt üretimi gibi ilkleri gerçekleştirmiştir. Demirağ, İstanbul Boğazı üzerine köprü yapılması, Keban’a baraj yapılması düşüncelerini ilk kez gündeme getiren kişidir. Aynı zamanda, İTÜ bünyesinde Uçak Mühendisliği bölümünün açılması için öncülük etmiştir.Sigara kâğıdına “Türk Zaferi” ismi vermesi de oldukça manidardır. Çünkü üretimi azınlıkların elinde olan sigara kâğıdının isimlerine Osmanlı hayır müesseselerinin ismi verilerek Türkler küçük düşürülmeye çalışılmakta ve buralardan kazandıkları paraları da kendi milletlerinin örgütlerine göndererek silahlanma sağlamaktadırlar.
1930’lu yıllarda Türk Hava Kurumu’nun düzenlediği kampanya ile her ilden toplanan paralarla veya iş adamlarının bağışlarıyla bir uçak satın alınmaya ve bu uçağa o ilin veya o şahsın ismi verilmeye başlanır. 1932 yılında Nuri Demirağ’a da böyle bir teklif gelir. Kendisine gelen yardım teklifi karşısında “Benden bu millet için bir şey istiyorsanız en mükemmelini istemelisiniz. Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” diyerek uçak yapım işine gireceğini ifade eder. Yine aynı yıllarda yapmış olduğu başka bir konuşmasında da Demirağ, “Göklerine hâkim olamayan milletlerin akıbeti felaket olacağına katiyen kaniyim. Bunun içindir ki, göklerine hâkim olmayan milletler yerlerde sürünmeye, yerin dibinde çürümeye mahkûmdur” sözleriyle yeni faaliyet alanını da belirler. M. Kemal Atatürk, ekonomide liberal politikaları benimseyerek özel teşebbüsün geliştirilmesi için çalıştı. Nuri Demirağ’da onun döneminde 1936 yılında uçak fabrikası gibi büyük bir yatırıma kalkışmıştır.
Nuri Demirağ yüzde yüz Türk malı bir uçak yapılması gerektiğini her platformda vurgulamaktaydı. Bu konuya şu ifadeleri kullanmıştı: "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir.Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir."
Nuri Demirağ 17 Eylül 1936 tarihinde bir etüt atölyesini ve aynı yıl Divriği’de “ Büyük Gök Okulu” adını verdiği ortaokulun temelini attı. Bu okulda teknik eleman yetiştiriyor ve uçuş dersleri veriyordu. Atölyede yapılan uçakların testleri için de İstanbul Yeşilköy’de bugünkü Atatürk Havaalanının bulunduğu bölgedeki Elmas Paşa çiftliği satın alınarak uçuş sahası yapıldı. İşlerin ilerlemeye başlamasıyla birlikte, bu uçakları kullanacak pilotların yetiştirilmesi de gündeme gelerek yine bu saha içine Nuri Demirağ Gök Okulu yapıldı.
150 yatak kapasiteli bir yurdu da bulunan okula üniversitede okuyan veya bitirmiş gençler alınmaya başlandı. Nuri Demirağ, fabrikada ve Gök okulundaki çalışma ilkelerini de “İşretten, oyundan, iffetsizlikten, eğrilikten, tembellikten, zulümkarlıktan sakınınız” ifadeleriyle açıklamış, yine çalışmalarını da “İnsan gücünün yarattığı her şeyi Türk de yaratabilir, zafer artık süngünün ucunda değil, tayyarenin kanatlarındadır” sloganıyla yürütmüştür.
Nuri Demirağ Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin Alan ile beraber hareket ediyordu. Çalışmalar kısa sürede netice vermeye başladı. 22 Ocak 1937 tarihinde Türk Hava Kurumu Nuri Demirağ’a 10 eğitim uçağı ve 65 planör siparişi verdi. Planörler yapılarak teslim edildi. Beşiktaş’taki fabrikada Selahattin Alan’ın projesini çizdiği ND-36 adı verilen tek motorlu Türkiye’nin ilk uçağı üretildi. Ardından Nu.D 38 tipi uçakların üretimi başladı. Türk Hava Kurumu’nun sipariş ettiği eğitim uçaklarından biri Eskişehir’e götürülürken tamamen pilotaj hatası ile iniş sırasında düştü. Fabrikanın başmühendisi ve uçağın tasarımcısı olan pilot Selahattin Alan, hayatını kaybetti. Bu kazaya istinaden uçak mühendislerinden oluşan bir komisyon kaza raporu hazırladı ve uçakta herhangi bir kusur bulunmadığını, kazanın pilotaj hatasından kaynaklandığı ifade ettiler. Bu rapora karşın Türk Hava Kurumu, verilen uçak siparişlerini iptal etti. Sadece iptalle kalmayarak, Demirağ’ın vermiş olduğu teminat mektubu ve 14000 liraya el koyarak, THK’nun ödemiş olduğu 40 bin lirayı da geri alma yoluna gittiler. Siparişlerin bu şekilde iptal edilmesi Demirağ’ı maddi açıdan sıkıntıya sokarak fabrika işçilerinin ücretlerini ödenemez hale getirdi. Ürettiği tüm uçakları elinde kalan fabrika, Nu.D 38’e de müşteri bulamadı. Çeşitli ülkelerle uçak siparişleri üzerinde çalışan Demirağ’ın yurtdışına uçak satışı da yasaklandı. Uçak atölyeleri ve fabrika maalesef kapanmak zorunda kaldı. Nuri Demirağ destek görüp üretimini sürdürebilseydi, Türkiye havacılık alanında önemli bir yere sahip olacaktı. Bu düşünce bile derinden yaralıyor beni.
Vecihi Hürkuş ile başlayan ve Nuri Demirağ ile devam eden Türk havacılık sanayi hamleleri bir kez daha ağır darbe aldı ve bu alanda uzunca bir dönem yatırım yapılamadı.
Atatürk’ün 1938’de ölümü üzerine ekonomik konularda onun takip etmiş olduğu politikalardan vazgeçilerek katı devletçi olarak nitelendirebileceğimiz ekonomik model uygulanmaya başlandı. Türkiye’de ağır sanayi hamlesi olarak nitelendirilen iş kolları gelişemedi, bu tür sanayi müesseselerinin kurulamamasıyla hem istihdam sorunu yaşandı, hem de dışa bağımlılığımız sürdü.
Türk havacılık tarihine en önemli katkıları sunan Nuri Demirağ 13 Kasım 1957 tarihinde vefat etti ve ölüm haberi gazetelerde küçük haberlerle duyuruldu.
Nuri Demirağ’ın Türk havacılık sektörü için hayallerini gerçekleştirmek Selçuk Bayraktar ve ekibine emanet. Türk havacılık sektöründe milli eserler ortaya çıkarmak bizi bağımsız ve güçlü kılar. Tüm havacılık sevdalılarının ve en önemlisi vatanını sevenlerin Selçuk Bayraktar’ın yapmış olduğu ve yapacağı projeleri destekleyerek , geçmişte yapılan hataların günümüzde tekrarlanmasını önleyebiliriz. Selçuk Bayraktar’ın projelerini ve hayallerini hayranlıkla takip ediyorum. Havacılık sektöründe geri kalmamız hep yerimizde sayacağımız anlamına gelmiyor.
İstikbal’in göklerde olduğu Türkiye hayaliyle...