GÖZÜN VİRÜS ENFEKSİYONLARI - I
GÖZÜN VİRÜS ENFEKSİYONLARI - I
Latincede virüs zehir anlamına gelir.
Canlılar ile cansızlar arasında geçit formlarıdır.
Zorunlu hücre içi parazitlerdir.
Metabolik aktiviteleri yoktur ve enerji üretemezler.
Virüsler nükleik asitlerine bakılarak ilk önce iki ana gruba ayrılırlar: Bunlar DNA ve RNA virüsleridir.
DNA virüsleri; Herpesviridae, Poxviridae, Adenoviridae, Parvoviridae, Papovaviridae, Hepadnaviridae aileleridir.
RNA virüsleri; Picornaviridae, Orthomyxoviridae, Paramyxoviridae, Rhabdoviridae, Togaviridae, Retroviridae, Flaviviridae, Bunyaviridae, Caliciviridae, Arenaviridae, Coronaviridae, Reoviridae, Filoviridae aileleridir.
Bir hücrenin bir virüsle enfeksiyonu 3 farklı şekilde sonuçlanabilir;
Enfeksiyon gelişmez (Abortif enfeksiyon)
Litik enfeksiyon (Hücre ölümü gerçekleşir)
Persistan enfeksiyon ( kronik, tekrarlayan (rekürrent), transforme edici (hücre ölümsüzleşmesi, kanserleşme)
Virüslerin gözlerdeki etkileri hafif bulgulardan, ciddi görme kaybına kadar değişebilmektedir.
I. HERPESVIRIDAE (HERPESVİRUS AİLESİ VİRÜSLERİ)
Deri, mukoza, salgı bezleri ve lenfoid dokularda enfeksiyon oluştururlar.
Primer enfeksiyonu takiben organizmadan atılamayan bu virüsler salgı bezleri, sinir gangliyonları ve lenfoid dokuda latent hale gelerek ömür boyu vücutta kalırlar. Doğal rezervuar sadece insanlardır.
HERPES SIMPLEX VIRÜSÜ (HSV): İki tipi var ve genellikle;
HSV Tip 1: Dudak ve göz uçukları ve enfeksiyonlarından (Oküler herpes; konjonktivit, keratit, iridosiklit, akut retinal nekroz şekillerinde enfeksiyon oluşturabilir)
HSV Tip 2: ise genital herpesten sorumludur.
HSV-1’e yakalanma anneden bebeğe geçen antikorların azalması ile ilk 5 yılda olur. Dünya nüfusunun yaklaşık %90’ı HSV-1 ile kontaminedir. HSV-2 için ise bulaşım cinsel yolla olur ve puberteden sonraki yaşlarda yaygınlık gösterir.
Enfeksiyon primer, latent veya rekürren olabilir.
Primer enfeksiyon: Virüsü yayan biri ile yakın temasta olan kişide oluşur. Belli belirsiz hissedilir. Hafif ateş, halsizlik, üst solunum yolu belirtileri yanında gözde blefarit ve folliküler görülebilir.
Latent Enfeksiyon: Primer enfeksiyon sonrası virüs sinirlere taşınır (Trigeminal ganglion) ve konak DNA’sının içine yerleşir ve bulgu vermeksizin konakta kalır.
Rekürren enfeksiyon: Genellikle stres faktörlerinde (ateş, hormonal değişiklikler, travma, stress, UV..) derinde yatan virüsler çoğalarak sinir periferine ilerler. Rekürren enfeksiyonlar;
Epitelyal (dendritik) keratit, coğrafi ülserasyon, nörotrofik ülserasyon, nekrotizan stromal keratit ve diskiform keratit (endotelit) oluşturabilirler.
Keratit, gelişmiş ülkelerde enfeksiyona bağlı kornea körlüğünün en sık sebebidir.
VARISELLA ZOSTER VİRÜS: Su çiçeği ve zona hastalıklarına yol açar. %90’ı 3 yaş altı çocuklarda ortaya çıkan su çiçeği olarak bilinen primer döküntülü hastalığı oluşturur. Daha sonra sinirlere çekilerek latent (uyur) olarak insanlarda sessiz olarak kalır. VZV'nin reaktivasyonu ile gelişen herpes zoster ileri yaşlarda daha sık görülür.
Herpes Zoster Oftalmikus (HZO):. HZO, göz zonası olarak da bilinir ve trigeminal sinirin oftalmik dalına ait yayılımlarda zona oluşturur. Gözde; akut epitelyal keratit, konjonktivit, episklerit, sklerit, numuler keratit, interstisyel keratit, diskiform keratit, ön üveit ve göz siniri felçleri oluşturabilir.
EPSTEIN-BARR VIRÜS: Dünya çapında yetişkin insanların %95'i yaşam boyu EBV taşır. Ağızyolu ile bulaşır. Enfeksiyöz mononükleozun (Öpüşme hastalığı) en sık etkenidir (boğaz ağrısı, ateş ve lenfadenopati (şişmiş lenf bezleri) ile seyir gösteren hastalık). Burkitt lenfoma, Hodgkin lenfoma, Gastrik-Nazofaringeal karsinom ve İmmün yetmezlikli bireylerde B hücreli lenfoma gibi çeşitli maligniteler ile ilişkilidir. Göz tutulumunda folliküler konjonktivit, üveit, oküloglandüler sendrom, dendritik epitelyal keratit, stromal keratit görülür.
SİTOMEGALOVİRÜS (CMV): İntrauterin enfeksiyon etkenidir. Yani bebeklere enfekte olan anneden geçerek fetüste enfeksiyon ve malformasyon oluşturur. Gözde katarakt, koryoretinit, mikroftalmi, keratit ve optik atrofi görülebilir. Erişkinlerde ise bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde retinit oluşturur.