Permakültür Tasarım Çantam
TASARIM TAKIM ÇANTAMGeçtiğimiz yıl içinde, ülkemizde tarım konusunda güçlü adımlar atılmalı düşüncesini daha yüksek sesle söylemeye başladığım zaman, kendimin bu konularda yeterli olmadığımı fark ettim. Gönüllü olmak başkaydı, bilinçli önerilerde bulunmak çok daha önemliydi. Eski bir Peyzaj Mimarı olarak konulara az da olsa hakim de olsam, aradan geçen yıllar içerisinde konudan uzaklaşmış, farklı bir anabilimdalında uzmanlaştırmıştım. Bu nedenle çok acil bir şekilde güncel bilgilere ulaşmam gerekiyordu. Bu nedenle ilk önce, geçtiğimiz Haziran ayında Bursa da Belentepe de bir çiftliğe giderek, Permakültür Tasarım Kursuna katılmıştım. İki günlük seminer bana öncelikle, büyük bir farkındalık yaratmaya yetmişti. Ancak bu konuda bazı söylevlerde bulunacaksam, yeterli olmayacaktı. Ağustos ayı itibariyle, Bademler Köyünde aynı kursu 14 gün aldıktan sonra, tasarım takım çantamı donatabilme ve söz söyleyebilme yetilerine kavuşabildim. Şüphesiz bu almış olduğum yeni bilgiler yeterli olmayacaktı, bunun uygulamasını yapmam, konular ile ilgili daha çok kitaplar okumam, bilenler ile de sohbet etmek ve gönüllü çalışmam gerekiyordu.
Yüzyılın Ekolojisti ilan edilen Bill Morrison, 1960 larda, daha sonra David Holgren ile birlikte permakültür kavramını geliştirdi (Permanent=kalıcı, agriculture=tarım kelimelerinden türetilmiştir). Yeni ufuklar açan “Permakültür 1”, 1978 de yazıldı, bunu bir yıl sonra “Permakültür 2” takip etti. 1981 de ilk permakültür çalıştayının öğrencileri dünyada birşeyleri değiştirmek üzere kolları sıvadı.
O zamandan beri, Mollison ve sayısız yardımcısı permakültür ilklerini dünyaya yaydılar, aynı esnada “sürdürülebilir” sistem geliştirerek bir ekolojik tasarım modeli geliştirdiler.
Her birimiz biliyoruz ki, “küresel bir çöküntü” yaşıyoruz günümüzde. Peki bu durumda, ihtiyaçlarımızı toprak kaybetmeden nasıl karşılayabileceğiz? İstediklerimizi nasıl elde edebiliriz? Bu konulara odaklanmak durumundayız. Temiz hava, Temiz Su, Temiz Gıda, Makul Barınak ve ahenkli toplumu nasıl oluşturabiliriz?
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; temel ihtiyaçlarını karşılayamayan toplumlarda, nüfus sayısı gün geçtikçe artıyor. Rahata kavuşan ülkelerde, doğurganlık sayısı oldukça az; bu bizlere önemli bir mesaj veriyor. Permakültürün mihenk taşı “etik”. Yani, toprak muhasebesi ile enerji muhasebesi.
Permakültür ilkeleri arasında; birinci koşul “dünyayı gözet”. İkincisi “insanı gözet”, üçüncüsü ile “ortamı ilk iki ilkeyle paylaştır” Bu üç ilke aslında hem kendimizi hem de çevremizi dikkate alarak hareket etmemizi söylüyor.
Dünyayı gözet derken, hiç durmadan ihtiyaç fazlasını artırmak önemli. Bu gözetmeyi nasıl yapacağız, nereden bulabileceğiz bu bilgileri? çok uzaklara gitmeye hiç gerek yok, çünkü bu bilgiler toplumdan topluma mitler, efsaneler ile bize aktarılıyor. Benim dışımdaki her kişi bolluk ve bereket içindeyse, bana zarar gelmez mantığı ile daha rahat hareket edebilme becerim oluyor, böylelikle bencil bir kişi olmaktan uzaklaşıp, daha paylaşımcı olabiliyoruz. Dünyayı gözetirken bize en doğru bilgiyi aslında “büyük hoca yani ormanlarımız” bize gösteriyor. Yaşayan sistemleri dikkatle gözlemlediğimiz de, doğanın dengesinin nasıl sağlanabileceğini, burada yaşayan canlıların birlikte nasıl başarıyla yaşadıklarını anlamayı bildiğimiz zaman sağlayabileceğiz. Doğada muazzam bir çeşitlilik var. Herşey, bir başka şeyle ilişkili. Hiçbir şey sonsuza kadar yaşamıyor.
Permakültür tasarım ilkelerinde; her öğe birden fazla temel işleve hizmet ediyor, ve her temel işlev birden fazla öğe tarafından destekleniyor. çok basit örnek vermek gerekirse, bir tavuğu alalım. Bunu bir tasarımın bir öğesi olarak düşünelim.Bir tavuğun ihtiyacı olan bütün argümanlar/girdiler nelerdir? Kum, gıda, su, barınak, ışık, alan, temiz hava, başka tavuklar, tozlar. Ya tavuğun çıktıları yumurta, gübre, tüy, et, karbondioksit, metan. Eğer ki, bir üretim alanı oluşturacaksanız, ve çiftliğinizde bir tavuk kümesi yapacaksanız, bu tavuğun bütün çıktılarını dikkate alarak tasarlayabilmemiz gerekiyor. Muhasebe yapmak bu nedenle çok önemli. Tasarımı doğru yaparsanız, iş ve zaman kayıplarını azaltabilirsiniz. Sürdürülebilir bir ortamı oluşturmak bizlere verimlilik ve kazanç sağlamanın yanında, evimizin önünden başlayacak olan ilk ekonomiyi yani ev disiplinini sağlamamıza yardımcı oluyor.
Sürdürülebilirlik ; öyle yaşayalım ki, bizden sonrakiler de öyle yaşasınlar demektir. Bir sistem, ömrü boyunca bakımı için ve ömrünün sonunda yenilenmesi için gereken enerjiyi üretebiliyorsa sürdürülebilirdir. Bu da bize bütün konulara “bütüncül bir bakış açısı” ile bakmayı gösteriyor. Bu nedenle bütün öğeleri, ve bunlar arasındaki örüntüleri iyi belirlemek zorundayız ki, gereksiz enerji kayıplarını azaltabilelim.
Permakültür tasarım eğitimi, bana şu anda yapmış olduğumuz ve gördüğümüz bütün yanlışların, sorunların arkasında, bilinçsiz uygulamaların olduğunu gösterdi. çok geç kaldık mı diye de kendime bazı soruları sormama imkan verdi.
Geç kaldık mı “evet” çok geç kaldık. Doğanın dengesini bozduk, başımıza gelen iklim değişikliklerinin en temel nedeni de bu tasarımı yapmadan işler yapmamız. Ama bir ümit var mı, “evet” şüphesiz var. Bundan sonra yapılacak her organizasyonda, her üretim de “bütüncül” bakmayı eğer sağlayabilirsek, daha yaşanabilir bir dünyada yaşamak ve bundan sonraki nesillere bu ilkeleri sürdürmeleri için imkanlar yaratmamız mümkün.
Ben bu şekilde yaşamaya karar verdim, sizlere de tavsiyem bu olabilir. Bol güneşli yeni günler…